Ramazân-ı Şerîf, ömür takvimi içerisinde müs­tesnâ bir lûtuf ve rahmet ayı… Cenâb-ı Hakk’ın ümmet-i Muhammed’e bahşettiği, mânevî kıymetlerle dolu, ilâhî bir hazine…

Pazartesi, 06 May 2019 11:45 tarihinde oluşturuldu
Gösterim: 495
Pin It
 
 
 

Altınoluk Dergisi, 2019 – Mayıs, Sayı: 399, Sayfa: 032
Ramazân-ı Şerîf, ömür takvimi içerisinde müs­tesnâ bir lûtuf ve rahmet ayı… Cenâb-ı Hakk’ın ümmet-i Muhammed’e bahşettiği, mânevî kıymetlerle dolu, ilâhî bir hazine… Nitekim bir hadîs-i şerîfte:

“Eğer kullar, Ramazan’ın fazîletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temennî ederlerdi…” buyruluyor. (Heysemî, c. III, sf. 141)

Nasıl ki 24 saatlik bir gün içinde seher vaktinin, 7 günlük bir hafta içinde mübârek Cuma gününün ayrı bir husûsiyeti varsa, senenin ayları içinde de Ramazân-ı Şerîf’in öyle müstesnâ bir kıymeti bulunmaktadır.

Ramazân-ı Şerîf, ihtivâ ettiği müstesnâ fırsatlar sebebiyle, uhrevî kazançlara her zamankinden daha fazla gayret edilecek bir rahmet iklimidir.
.....

Ramazân-ı Şerîf, nefis muhâsebesinin de en feyizli mevsimidir. Bütün bir yıl boyunca mânen kaybettiklerimizi telâfi etmek, hatâ ve kusurlarımızı düzeltmek, ömrümüzün kalan kısmını geçen kısmından daha hayırlı hâle getirmek adına güzel başlangıçlar yapmak için Ramazân-ı Şerîfʼi büyük bir fırsat bilmeliyiz.

Bize bir bardak su ikram edene bile teşekkürü borç biliriz. Rabbimizʼin paha biçilmez bir hazine değerindeki ikramı olan Ramazân-ı Şerîfʼi de yüksek bir şükür hissiyâtıyla karşılamalıyız:

–Namaz, oruç gibi ferdî ibadetlere teksif olmakla,

–Zekât, infak, fitre, Yaratanʼdan ötürü yaratılanlara şefkat, merhamet ve hizmet gibi ictimâî ibadetlere göstereceğimiz gayretle,

–Kur’ân-ı Kerîm ile kuracağımız yakın ünsiyetle, Ramazân-ı Şerîf’e göstereceğimiz büyük îtinâ; Cenâb-ı Hakk’ın bu müstesnâ lûtfuna karşı, en güzel şükür ifadesidir.
....
“Kim fazîletine inanarak ve ecrini Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Savm, 6)

“Kim, inanarak ve sevâbını Allah’tan umarak Ramazan gecelerini ihyâ ederse, geçmiş günahları affolunur.” (Buhârî, Terâvih, 46)

Tabi borçlar ve kul hakları bunun dışındadır. Hak sahipleriyle muhakkak helâlleşmek îcâb eder.

Yine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz;

“Cibrîl -aleyhisselâm- bana göründü ve; «Ramazan’a erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun!» dedi. Ben de «Âmîn!» dedim.” buyurmuşlardır. (Hâkim, IV, 170/7256; Tirmizî, Deavât, 100/3545)

Demek ki Ramazân-ı Şerîf’in gece ve gündüzlerini lâyıkıyla ihyâ edebilirsek, ilâhî af vaadi bizleri bekliyor. Fakat bunun zıddına, bu müstesnâ hazineye bîgâne kalıp ihmâlkâr davranırsak, ilâhî rahmetten mahrûmiyet tehlikesi mevcut! Yani bu kadar mühim, hassas ve kıymetli bir zaman dilimindeyiz…

Osman Nuri Topbaş Hocaefendiden alıntıladığım makalenin tümünden istifade edebilmeniz için Hocaefendinin veb adresinde veya Altınoluk dergisinde bulabilirsiniz

Hocaefendinin duasıyla;
Cenâb-ı Hak, Ramazân-ı Şerîf’i ebedî kurtuluşumuza medâr olacak sâlih amellerle ihyâ edebilmeyi nasîb eylesin. Ramazan rûhâniyeti içinde bir ömür yaşayıp son nefesimizi de ebedî bir bayram sabahı huzuruyla verebilmeyi, cümlemize lûtf u keremiyle ihsan buyursun.
Amin.

Ramazan ayımız mübarek, ömrümüz bereketli, ocağımız huzurlu, evladı iyalimiz hayırlı olsun Rabb’im milletimizin ve ümmetin birliğini dirliğini arttırsın. Dogu Türkistan’ımız olmak üzere tüm esaret altındaki milletlere, kardeşlerimize hürriyet nasip etsin