Çanakkale Zaferimizin 104.yılı Mübarek Olsun. Şehitlerimize Allah rahmet eylesin. Mekanlarını cennet eylesin. Amiin. Ülkemizde bu yıl Çanakkale Savaşı Zaferi'nin 104. yıldönümü törenlerle kutlanıyor. Her yıl büyük coşku ile kutlanan Çanakkale Savaşı Türk

Pazar, 17 Mart 2019 13:10 tarihinde oluşturuldu
Gösterim: 457
Pin It

Çanakkale Zaferimizin 104.yılı Mübarek Olsun. Şehitlerimize Allah rahmet eylesin. Mekanlarını cennet eylesin. Amiin.
Ülkemizde bu yıl Çanakkale Savaşı Zaferi'nin 104. yıldönümü törenlerle kutlanıyor. Her yıl büyük coşku ile kutlanan Çanakkale Savaşı Türk tarihi için çok önemli bir yer tutmaktadır. Çanakkale savaşı, 18 Mart 1915 - 9 Ocak 1916 tarihleri arasında gerçekleşmiştir.18 Mart 1915'te başlayan ilk saldırı 9 ocak 1916 tarihinde karşı donanmanın ülkeyi tamamen terk etmesi ile son bulmuştur. O dönemin en güçlü ordusuna sahip olan, İngiliz ve Fransızlar ağır yenilgi almıştır. Bu savaşın kazanılmasında tüm kahramanlarımızın yanında bazıları da önemli bir yer tutmaktadır. Bunlardan biir Seyit Onbaşı'dır..
SEYİT ONBAŞI KİMDİR?

Çanakkale Zaferimizin 104. Yılı Kutlu Olsun. Aziz Şehitlerimize Allah Rahmet Eylesin. Mekanlarını Cennet Eylesin. Amiin.

Asıl adı Seyit Ali Çabuk olan Seyit Onbaşı, 1889 yılında Balıkesir'in Havran ilçesinin Çamlık Köyü'nde dünyaya gelmiştir. Yoksul topraksız bir köylünün çocuğu olan Seyit, 1909 yılında, yirmi yaşında askere alındı. 1912 yılında Balkan Savaşı başlamıştı. Seyit, o zaman üç yıllık askerdi. Balkan Savaşı'na katıldı. 1914'de Birinci Cihan Harbi patlayınca, Seyit, terhis edilmedi. Topçu eri olarak Çanakkale'ye gönderildi. İri yarı çok güçlü olan Koca Seyit, burada Rumeli yakasında ki Kilitbahir'in 28'lik Rumeli Bataryasında topçu eri olarak vazifeliydi.

18 Mart 1915 tarihinde, İngilizler'in "Ocean" zırhlısı Çanakkale Boğazı'nı zorluyordu. Saat 5.30 sularında Müttefik filosundan bazı gemiler kendilerini son dakikalar zarfında fazlasıyla taciz eden Rumeli Mecidiyesi'ni susturabilmek için, çok şiddetli bir ateş altına almışlardı.

Seyit, denize doğru baktı; düşman gemileri karaya iyice sokulmuş taretlerinden alev ve duman yükseltiyordu. Seyit önce gemilere, sonra topa ve nihayet yerde duran 215 okkalık (yaklaşık 275 kilo) mermiye baktı. Kendi deyimiyle mermi ona "Beni namluya sür" diyordu.

Koca Seyit mermiyi sırtına vurdu ve sendeleyerek topa doğru yürüdü merdiven basamaklarına ayağını attı, güç halle mermiyi namluya sürüp kamasına kapaladı. Namluyu geriye doğru çevirip mesafeyi bildiği gibi ayarlayan Seyit bir besmele çektikten sonra topu ateşledi.

İlk mermi uzun düştü. Bir tane daha getirip namluya sürdü. Bu defa ki de kısaydı. Fakat üçüncü mermi en öndeki geminin kıç tarafında ve su kesiminde patladı. Ve düşman gemisinden yoğun, kara bir duman yükseldi.

Koca Seyit'in tek başına sırtında taşıyıp topuna yerleştirdiği mermiyle vurduğu savaş gemisi Ocean'dı. Bu İngiliz gemisi Boğaz'ın sularına daha doğrusu tarihin derinliklerine gömüldü.

Cevat Paşa, Koca Seyit'in 275 kiloluk top mermisini sırtında taşırken resminin çekilmesini istedi. Fotoğrafçı geldi, hazırlıklar yapıldı. Seyit'in mermiyi o günkü gibi sırtında taşıması gerekiyordu. Ama Seyit ne kadar zorlandıysa da boşuna, bir türlü mermiyi sırtlayamadı. Demek ki işin sırrı bambaşka bir şeydi. O durumda mermiyi sırtında alması gerektirecek şartlar yoktu ve bu gösteri olarak yapılabilecek bir şey değildi. Bunun arkasında yatan bambaşka bir güç vardı.

Bunun üzerine tarihe mal olan o büyük başarının bir belge olarak tesbit edilebilmesi için tıpkı o mermi büyüklüğünde tahtadan bir mermi yapıldı. Koca Seyit o mermiyi sırtına alarak fotoğrafçının karşısına geçti.

.