Dünya hayatı gerçekten bir rüya gibidir.

Pazartesi, 07 Ağustos 2017 12:18 tarihinde oluşturuldu
Gösterim: 1103
Pin It

Dünya hayatı gerçekten bir rüya gibidir. Bugün var ken, ömürün yetiyor Hakka teslim oluyorsun, Bize kalan sadece yaptığımız iyi ameller ve hayır, sadakalar.
Allah(c.c.) iyi amel ve sadakası bol olanlardan eylesin. 
Amiin,

Şâh-ı Nakşibend Hazretleri’nin yetiştirdiği büyük velîlerden Muhammed Pârisâ Hazretleri, hacca giderken yolu üzerinde uğradığı Bağdad şehrinde genç bir sarrafa rastlar. Gencin birçok müşteriyle durmadan alışveriş hâlinde olup zamanını aşırı dünyevî meşgûliyetlerle geçirdiğini zannederek üzülür. İçinden:

“Yazık! Bu delikanlı Hakk’a kulluk edeceğine mâsivâ ile meşgûliyete dalmış!..” der. Fakat gencin kalbine nazar edince hayretle görür ki, âzâlar dünyevî meşgûliyette, kalb ise Rabb’iyle berâber ve zâkir durumda…

Bu sefer:

“Mâşâallâh! El kârda, gönül yarda!..” buyurarak genci takdîr eder.

Hicaz’a vardığında da Kâbe’nin örtüsüne sarılmış içli içli ağlayan ak sakallı bir ihtiyarla karşılaşır. Önce adamın yana yakıla Cenâb-ı Hakk’a yalvarmasına ve dış görünüşüne bakarak:

“Keşke ben de böyle ağlayarak Hakk’a ilticâ edebilsem.” der ve adamın hâline gıpta eder.

Sonra onun da kalbine nazar edince görür ki, bütün duâ ve ağlamaları, fânî bir dünyalık talebi içindir. Bunun üzerine rakîk kalbi, mahzun olur.

Kıssadan da anlaşılacağı gibi mühim olan; dünyevî meşgaleleri, âhireti ihmâl etmeksizin devâm ettirebilmektir. (Osman Nûri Topbaş, Gönül Bahçesinden Son Nefes, Erkam Yay.)